Yeşil Optik

Gözlüğün Tarihçesi




Yüzyıllardır insanlarda görme kusuru olmuştur. 13. Yüzyılda gözlük ortaya çıkıncaya kadar gerek doğuştan gerekse sonradan göz bozukluğu olan insanlar, ömürlerini böyle geçirmeye, iş yapamamaya hatta evden dışarı çıkamamaya mahkum olmuşlardır.

Aslında gözlüğün ana malzemesi olan camın tarihi 4500 yıl evveline kadar gidiyor. Antik dünya insanlarının optik hakkında bilgileri olduğu, camın belli bir formunun cisimleri büyüttüğünü fark ettikleri biliniyor. Hatta milattan önce 1000 yıllarına ait, büyütülmüş olarak kullanılmış cam örneklerine Girit’teki kazılarda rastlanmıştır. Ne var ki büyütecin cam haline gelmesi çok zaman almıştır.

965 yılında dünyaya gelen, dönemin en büyük araştırmacılarından ve İslam fizikçilerinden olan Ebu Ali EL Hasan İbn El Haytam görme optiği ve lenslerle ilgili araştırmalarıyla optik biliminin gelişmesinde önemli rol oynamıştır.

 

Bu gün bizim için optikle ilgili en önemli eser El Haytam’ a ait olan “ Kitab’ ül Menazır ” dır. Bu eser Ortaçağ’da optik anlayışının temel taşını oluşturmuştur. El Haytam optik ile ilgili çalışmalarını yedi kitapta toplamıştır. Bu kitaplar da; genel olarak görmenin yapısı, nesne niteliklerinin net ayrımı, nedenleri ve gözün onları nasıl algıladığı, doğrudan görüşte optik yanılgı ve nedenleri, düzgün yüzeylerde gözün yakaladığı yansımalar, ayna akisleri yani düzgün yüzeylerde görünen resimler,yansıma sebebiyle optik yanılgı ve nedenleri, havadan farklı geçirgenliğe sahip maddelerin içinden görülen nesneleri ışık kırılmasından dolayı gözün nasıl algıladığı konuları açıklanmıştır.

El Haytam görmenin, gözden çıkan ışınların nesnelere çarpmasıyla meydana geldiğini iddia eden kendisinden önceki Yunanlı bilim adamlarının aksine, ışığın nesnelere çarpıp yansıyarak gözün merkezine ulaştığı ve gömenin bu şekilde meydana geldiğini açıklamıştır. El Haytam’ ın son dört kitabında katoptrik ve diyoptri ile ilgili detaylı araştırmalar üzerinedir. Işığın ayna gibi parlak nesnelerde uğradığı değişimleri inceleyen yansıma; yani katoptrik, çok eskiden beri bilinen bir konudur.

.

ANTİK DÖNEM

Uzun bir süre Roma İmparotoru Nero’nun gözlük kullanan ilk kişi olduğu zannedilmekteydi. Yakını görememesi ve ünlü tarih yazarı Plinius ‘un “ Nero, Gladyatör dövüşlerini bir zümrütten bakarak izliyor” sözleri, bu düşüncenin başlıca sebebiydi.

Fakat son dönemde yapılan araştırmalar Antik dönemde gözlüğün henüz bulunmadığını ortaya çıkarmıştır. Gözlük yapmak için yeterli teknik optik bilgisi henüz yoktu. Suyun cisimleri büyük gösterme özelliği bilinmesine ve bu keşiften faydalanılmasına rağmen, cisimleri olduğundan büyük gösteren yardımcı aparatlar henüz keşf edilmemişti.

Roma İmparatoru Nero’nun o dönemde kullandığı şey, güneşe Arena’ da yansıyan güneş ışınlarından korunmak amacıyla kullandığı, şeffaf yeşil renkli mineral ve camlar, yani bir nevi güneş gözlüğü camıydı.Bu açıdan bakacak olursak, Antik dönemde güneş gözlüğünün bir ön keşfi söz konusu idi.

 

ORTAÇAĞ-13. YY

13. Yüzyıl, Kültür, Bilim ve Dinlerin Yenilenme Yüzyılı olarak bilinir. O dönemin din adamları kültürlerini Avrupa’nın her yerine taşımışlardır.

Gözlüğü bulan ilk kişinin kim olduğu bilinmiyor. İnsanlık tarihinin büyük teşekkür borçlu olduğu bu parlak buluşu gerçekleştiren kişinin kim olduğu bütün araştırmalara rağmen hala sırrını koruyor. Ancak bazı rivayetlerde Roger Bacon tarafından icat edildiğinden söz edilmekte. Bu kişinin 1250 – 1280 yıllarında da Venedik’te yaşamış olması büyük bir olasılık. Çünkü 13. yy. da, Ortaçağda Venedik, İtalya’da cam üretimiyle ünlü bir yerdi.

Bir başka rivayete göre gözlüğün ilk olarak İtalya’nın kuzeyinde, 1280 yılında, bir Manastırda keşfedildiği düşünülmektedir. İtalya o dönemlerde, Murano’ daki Cam atölyeleri ile cam üretiminin gelişiminde önemli bir yere sahiptir. Bu dönemde Okuma Taşı olarak bilinen yassı ve bikonveks olarak tıraşlanan mercekler yapılmaya başlandı. Bu mercekler, okunacak olan yazının özerine koyulur ve böylece büyüyen yazı daha kolay okunurdu. Roger Bocan, üzerinde birçok çalışmalar yaparak okuma taşını daha da geliştirmiştir. Okuma taşları daha çok kuartz ve dağ kristallerinden yapılırdı. Ayrıca beril dediğimiz taşlarda kullanılırdı.

13. yy. sonlarında, o zamana kadar yarı küre şeklinde kullanılan camlar, düz cam şeklinde tıraşlanmaya başlandı. Bu şekilde bakış alanının genişlediği tespit edildi. Daha sonra her iki göz içinde ayrı camlar kullanılmaya başlandı. Bu gelişim süreci içinde gözün önünde kullanılarak kullanılan bu camlar çerçevelerin içine konularak birbirleri ile birleştirildi. Perçinli gözlük diye bilinen bu gözlükler demir, tahta veya boynuzdan yapılırdı. Kulak üstünde durmaları için hiçbir tebdil alınmamıştı ve sadece göz önünde tutularak kullanılırdı. İlk gözlüklerin mercekleri konveks, yani dışbükeydi ve sadece yakını görme problemi olanların işlerine yarıyordu. Uzağı görme sorunu olanların derdine çare olarak konkav (içbükey) merceklerin üretilmesi için yüzyıl geçmesi gerekecekti.

 

İLERİ ORTAÇAĞ-14.YY

Katolik Manastırları’nın hızla yayılması ile, Gözlük Avrupa’da çok kısa sürede yayıldı. Günlük yaşamları içinde sürekli okuyan ve yazan din adamları nın çok sık kullanmasına rağmen, gözlük, toplumda sanıldığı kadar çabuk kabul görmedi.

14. yy. ortalarında İtalyanlar gözlük camlarına belki şekillerindeki benzerlikten dolayı ‘mercimek’ anlamında ‘lenticchie’ adını verdiler. İngilizcesi de ‘lentis’ olan mercimek, yaklaşık iki yüzyıl gözlük camı anlamında da kullanıldı. Günümüzde kullanılan ‘lens’ adının kökeni de bu sebeple mercimeğe dayanıyor.

İlk gözlük çerçeveleri, demir, tahta, boynuz ve kemik malzeme kullanarak üretilmiştir. 15. yüzyılda ise ilk gözlük çerçevesi formunun yapıldığı bilinmektedir.

İlk güneş gözlüklerinin 1430’lu yıllarda Çinliler tarafından kullanıldığını biliyor muydunuz? Ateşte dumanın isi ile kararttıkları gözlükler görme kusurlarını düzeltmek için değildi. Sanılacağı gibi güneşten korunmak içinde değildi.Çinliler başta mahkemelerde olmak üzere bir çok yerde gözleri görünmesin, düşünceleri göz ifadelerinden belli olmasın diye bu koyu renkli gözlükleri takıyorlardı. Daha sonraları İtalya’dan Çin’e numaralı gözlüklerde getirildi ama Çinliler onlarında çoğunu iste kararttılar.

Zaman içinde gözlük çerçeve form ve malzemeleri çeşitlenerek, farklı modeller üretilmeye başlanmıştır.

 

REFORM DÖNEMİ-15.YY

Günümüzde matbaanın Johannes Gutenberg tarafından keşfi ve Luther Reformları, bugünkü bakış açısı ile tarihsel bir bağa sahiptir.

Reformlar toplumu hergün dini kitapları okumaya itmiştir. Bu yüzyılda, hiçbir dönemde olmadığı kadar çok kitap basılması ve okuma-yazmanın hızla artması, gözlük üretimini de hızla arttırmıştır. Bunun sonucunda bu yüzyılda özellikle tel gözlükte seri üretime geçilmiştir.

16 yüzyılda ise gözlük farklı biçimlerde üretilmeye başlamıştır. Özellikle bu dönemde geniş deri kordonlu kafaya bağlanabilen gözlükler, yada ipli gözlük ve kulağa takılarak kullanılan çerçeveler çok artmıştır.

 

BAROK DÖNEMİ

17. ve 18 Yüzyıl’ ın başı olarak kabul edilen Barok dönemi, bilim dünyasında bir patlama yaşndığı dönemdir. 17. Yüzyıl’ın başında dürbün keşfedildi. Aynı dönemde Teleskop ve Dürbün camlarındaki gelişmeler, gözlük camlarının kalitesine de yansıdı. Bu dönemde Nürnberg – Tel Gözlük Çerçevesi en meşhur gözlük oldu.

Bu ünlü gözlük basit bir telin kalıpta bükülerek çerçeve formuna sokulması ve sonra buna cam takılarak tamamlanması ile oluşturulmuştu. Bu gözlük 19. Yüzyıl’ a kadar en popüler ve en çok satan model olmayı sürdürdü. O zamanlar, gözlük ve cam seçerken kullanıcı rahat edene kadar defalarca deneyerek, en iyi görebildiği gözlüğü seçmeye çalışıyordu.

 

18.YY

Bugünkü bilinen çerçeve form ve modelleri 18.Yüzyıl’ da ortaya çıkmıştır. Önceleri gözlüğe yanlardan takılan bir nevi gözlük sapı vazifesi gören teller sayesinde, gözlüğün kafaya takılarak düşmeden kullanılması sağlanıyordu. Kulağa takılan saplı gözlüklerin üretilmesi uzun zaman almadı, bunun için çubukların uzatılarak kulağa takılması daha pratik bir çözüm olarak görüldü.

Böylelikle bugün kullandığımız anlamda gözlük çerçevelerinin yaratılması 19.Yüzyılı buldu, bu sebeple de bu döneme kadar gözlük takmak gereksiz ve hatta ayıplanacak bir durum olarak algılandı ve gözlük sadece çok gerektiği zaman kullanıldı.

Tüm bunlara rağmen, kulağa takılan gözlük, umulduğu kadar hızla yayılmadı.

Her şeye rağmen Nürnberg Tel Gözlük özellikle Almanya’ da Pazar hakimiyetini korudu. Bunun yanı sıra Fransız tarzı gözlükler hızla yayılmaya başladı.

 

19.YY

Hemen 19. Yüzyıl’ın başlarında gözlük için yeni bir dönem başladı. Özellikle Göz Sağlığı konusunun üniversitelere girmesi ve önemli bir Tıp dalı olması ile beraber, gözlük üretimi de önemli bir döneme girdi. Bilimsel ve teknik gelişmelerin artması ile bildiğimiz anlamda, gözlüğün odaklanması ve kişiye uyarlanması bu döneme dayanmaktadır.

Bu yüzyılın ikinci yarısında cam tekniğinde devrim niteliği taşıyan gelişmeler sonrasında gözlük üretimi farklı bir noktaya geldi ve bu günkü gözlük üretim teknolojisinin temelini oluşturdu.

 

20.YY

Gözlük üreticilerinin üstün el becerileri ve zaman içinde gelişen teknolojiye uyum sağlamaları sayesinde, gözlükte inanılmaz gelişmeler yaşanmaya başladı.

Özellikle plastik ve kemik çerçevelerin gelişmesi, çerçevelerde yeni bir dönemi başlattı. Farklı tasarımlar ortaya çıktı ve özellikle 2. Dünya Savaşı’ ndan sonra çerçeve modelleri hızla gelişti.

Gözlük artık okumaya yardımcı bir araç değil, aynı zamanda, moda bir aksesuar haline geldi.

 

GEÇMİŞTE KULLANILAN GÖZLÜKLER

PERÇİNLİ GÖZLÜK

14. yy. sonlarına doğru gözlük, teknik açıdan daha da gelişti. Perçinli gözlük sadece birbirleriyle birleşmiş iki parçadan ibaret iken yeni yapılan köprülü gözlüklerde çerçevelenmiş camlar yarım ay şeklinde bir köprü sayesinde birbirine bağlanmıştır. Basit bir tasarım ile taşınılan, şapkaya bağlanan gözlükler, gözlük kullanımını kolaylaştırmıştır. Bu çeşit gözlükler 15. yy. ve 18. yy. arasında kullanılmıştır.

Okuma taşının gelişim sürecinde, 14. yy’ da okunulacak yazıların üzerine konularak veya gözün önünde tutularak kullanılan okuma taşı 16. yy’ da kaş ve elmacık kemiği arasına sıkıştırılarak kullanılmaya başlanmıştır.Gözlük 16. yy. sonlarına doğru, taç şeklinde bir demir halkaya bağlı çerçeveli camlarla kafaya takılıyordu. Bu gözlükte cam ile göz bebeği arasında ki uzaklığa dikkat edilmişti ve kulaklar ilk kez gözlükleri tutmak için kullanılıyordu.

TAÇLI GÖZLÜKLER

Taçlı gözlüğün gelişmesine paralel olarak perçinli gözlük de, daha önce sabit olan perçinin hareket etmesi sağlanarak oynak bir eklem aracılığı ile geliştirildi. Başlangıçta iki çerçeveli cam, demirden veya bakırdan yapılmış bir köprü ile birbirine bağlanırken, daha sonraları çerçeveye deri ile kaplı oynak parçalar takılarak, buruna değen plaketlerin baskıları azaltıldı.

KELEBEK GÖZLÜK

17. yy. ve 19.yy. arasında kelebek gözlük çok yaygındı. Burun üzerine oluşan baskı, kelebek gözlüğün en büyük dezavantajıydı. 16. yy. sonlarında bir bağcıkla kafaya bağlanma fikri doğdu. Bağcıklı gözlük olarak ta bilinen bu gözlükler kullanılırken kullanıcının elleri serbest kalıyor ve burunlarının üzerinde herhangi bir baskı oluşmadan rahatça kullanılabiliyordu.

MAKASLI GÖZLÜK

18. yy. başlarında çerçevelerin kenarlarına saplar takılmış ve sokak gözlüğü diye anılan gözlükler ortaya çıkmıştır. Kulak arkalarına daha iyi oturabilmeleri için sapların uçlarına küçük halkalar takılmıştır. Günümüzde de kullanılan Lorgnon cinsi gözlüklerin kaynağı ters tutulan perçinli gözlüklerdir. 15. yy’ da ortaya çıkan bu gözlüklere makaslı gözlükte deniliyordu. İnce işlenmiş ve değerli taşlarla süslenmiş çeşitleri olan Lorgnon daha çok kadınlar tarafından kullanılırdı

 Gözlük kullanılmadığı zamanlarda, mutlaka sert koruyucu bir kılıfta muhafaza edilmeli ve mümkün olduğunca oturulan, dayanılan üzerinde eşya bulundurulan bir zemine konulmamalı.

  Oturulan sandalye, koltuk, kanepe, yatak üzerine bırakılıp unutulan gözlükler her an bir kazaya uğrayabilir. Böyle bir alışkanlık edinilmişse hemen vazgeçilmesi gerekir.

 

GÖZLÜĞÜN AYARLARI BOZULURSA

        Bu durumu anlamak için gözlük sapları açılarak düzgün (masa üstü vs.) bir zemine konur. Eğer saplardan biri zemine değmiyorsa, gözlük yüzde eğri duruyor demektir. Bu pozisyondayken gözlük halkalarına yukarıdan bakıldığında, halkalardan biri içe doğru bir konumda ise de, gözlük köprü kısmından eğilmiş demektir. Bu gözlük yüzde, bir halkası yüze yakın, diğer halkası gözden uzak durur.

        Bunların dışında, sap açıklıkları gövde ile 90 derecelik açı teşkil etmiyor ve dışa doğru açılmışsa, gözlük yüze bol gelir ve düşme eğilimi gösterir. Şayet bu sap, bu şekilde açılmamışsa, gözlüğün açılan sap yönünde yüze yaklaştığı görülür.

        Metal ve plastik çerçevelerde sap vidalarının gevşemesiyle saplar sık sık cama çarpacak ve cam üzerindeki kaplama veya polisaja zarar vererek matlaşmasına neden olur.

        Gözlük katlandığında saplar düzgün kapanmıyor, aşağı veya yukarı doğru, doğru açı teşkil ediyorsa, sap menteşelerinin eğimi yanlıştır. Bu durum gözlüğün kılıfa girmesini zorlaştır. Gözlük sapları genellikle düzgündür. Bazen yapımcı firma veya teknisyen gözlükçü tarafından şakaklar üzerindeki baskıyı azaltmak için hafif bir kavis verilir. Bilinçli yapılan bu işlem dışında saplardaki aşağı-yukarı, içe ve dışa eğimler gözlüğün yüzdeki konforunu olumsuz etkiler. Bu tür ayar bozuklukları görünümü de kötüleştirir.

        Metal gözlüklerde, camları halka içine zapteden vidalar zamanla gevşeyip camların düşüp kırılmasına neden olabilir. Fakat bu durum kullanıcıyı daha önceden uyarır. Gözlük camları silinirken gevşemiş vidalar camın yatak içinde oynamasına ve ses çıkarmasına neden olur. Bu ses camın düşebileceğinin de habercisidir.

        Özellikle plastik çerçeveleri veya plastik camlı, plastik ve metal çerçeveleri sıcaklığın 40 dereceyi geçtiği yerlerde bırakmamak gerekir. Çünkü gözlük, sıcaklıklarının 60-70 dereceye çıkmasıyla deforme olup, parlaklıklarını kaybeder. Özellikle yansımasız kaplamalı plastik camların kaplamaları, bu sıcaklığa dayanamaz. 

 

GÖZLÜĞÜN TEMİZLENMESİ

        Silme bezinin yumuşak, hidrofil (su tutucu) ve cam üzerinde kolay hareket eden malzemeden olmasına titizlik gösterilmeli, silme bezi içinde kum, toz, kir olmamalıdır.

        Eğer çıkmayan kirler varsa, özel temizleyiciler spreyler, kir çözücü emdirilmiş kağıtlar kullanılabilir. Bunlar yoksa, her cama bir damla şampuan veya benzeri yüzey aktif sıvılar damlatılarak camlar parmakla ovalanır. Deterjan kullanılmamalıdır. Bol su ile durulanarak suyu silkelendikten sonra yukarıda anlatılan şekilde temizlik tekrarlanır.

        Gözlüğe en çok zarar temizlik aşamasında verilir. Bir eşyayı uzun süre ve ideal formunda kullanmak, ancak bazı kurallara uymak ve bu kuralları alışkanlığa dönüştürmekle mümkündür. Günlük yaşamın vazgeçilmez bir unsuru olan böyle bir eşyanın ideal kullanımı, ekonomik ömrünü birkaç kat uzatır.

 

GÖZLÜK ÇERÇEVESİ DEFORMASYONLARI

        İlk alınışta gözlük çerçevelerinde teknisyen dikkatinden kaçan bazı deformasyonlar olduğu gibi, kullanım ve taşıma yanlışlıkları sonucu da çerçeve deformasyonlara uğrayabilir. Böylece bir deformasyon tespit edildiğinde, zaman geçirmeden optisyene başvurarak bu durumun düzeltilmesi ve ideal duruma getirilmesi gerekir.

  Burun köprüsünün tam ortasından dikine bir düzlem bulunduğu varsayılarak , sağ ve sol gövdelere bakıldığında her iki tarafta simetrik olmalıdır.

  Gövdenin göz tarafında kalan iç kısmına 180 derecede bir düzlem konduğunda (menteşelere dayanacak şekilde) sağ ve sol halkalar bu düzleme eşit mesafede olmalıdır. Bu eşitlik aynı zamanda ,camların merkezlerinin korneaya eşit uzaklıkta olmasını sağlayacaktır. (sağda ve solda çok farklı dyoptriler istisnadır)

  Eğer şaşılık (strabismus) yoksa , göz bebekleri sağ ve solda aynı yerde olmalıdır. Yine eğri burun istisnadır. Zira burunda sağa veya sola doğru bir eğiklik varsa, gözlük çerçevesi yüzde tam simetrik durmayacaktır.

  Gözlük gövdesinin her iki yandan bakıldığında yanağa doğru eğimi (pantoskopik açısı)eşit olmalı ve yanağa değmemelidir.

  Sapların kulak arkasına dönen kısmı, kafa ile kulağın birleşme eğrisini takip edecek gibi olmalıdır.

  Sapın en uç noktası, hem kulak arkasına hem de kafa derisine fazla baskı yapmamalıdır.

  Gözlük sapları açılarak önce düz, sonra ters bir şekilde düzgün masa üstü gibi bir zemine koyulduğunda , sap uçları veya büküm yerleri masaya değmelidir.

  Saplar gövdeyle 90 derecelik bir açı yapmalı ve saplar düz bir biçimde kıvrım yerine uzanmalıdır. (şakakları geniş kişiler için verilmiş dışa doğru bombeler istisnadır.)

  Metal çerçevelerde, plaketlerin kaynak yerlerinden başlayarak eğim ve kıvrımlar simetrik olmalıdır.(yine eğri burunlar için özel yapılmış ayarlar istisnadır.)

  Sap uzunlukları ve büküm yerleri eşit olmalıdır. (kişinin bir kulağı önde bir kulağı geride ise,yapılan ayar istisna kabul edilir.) Sap uçları camlara temas etmemelidir.

  Çerçeve gövdesindeki camı sıkıştıran vidalar gevşek olmamalıdır. Keza, sapların menteşe vidaları yeteri kadar sıkı olmalıdır. Camı tutan vidalar sonuna kadar sıkışmalı, arada açıklık kalmamalıdır. Menteşe vidaları zamanla gevşemeye meyillidir. Vidaların gevşeyip düşmesini önlemek için somun kullanılmalı veya vidanın uç kısmı preslenerek çıkması önlenmelidir.

  Çerçevenin gövdesinin öne veya saplara doğru eğimi fazla olmamalıdır.

 

GÖZLÜKTE DEFORMASYONLAR NEDEN ZARARLIDIR ?

        Gözlükte deformasyonlar, hem estetik açıdan, hem fonksiyonları açısından kötü sonuçlar doğurur. Deforme olan gözlük, cilde pişik veya kızarıklık gibi zararlar verir. Çünkü ağırlıklar burun üzerine ve saplara eşit dağılmaz. Kaymalar veya baskılar, kulak arkasında, şakaklarda ve burun üzerinde acı ve ağrı verir. Gözlüğün görme fonksiyonlarını bozar, astigmatik ve prizmatik etkiler meydana getirerek bulanık görmeye, çift görmeye ve görme yorgunluğuna, dolayısıyla baş ağrısına neden olur.

 

HER ALTI AYDA BİR ZİYARET

        Yukarıda saydığımız tüm olumsuzluklar, ancak işinin ehli bir usta teknisyen tarafından düzeltilir. Bu tür ayar bozuklukları, eğrilikleri, gevşemeleri konunun dışında birinin yapması zor ve risklidir.

        Gözlükçünün çeşitli cihaz ve el aletleriyle kolayca ve kısa sürede yapabileceği bir ayar, yanlış ellerde kırılmayla sonuçlanabilir. Ziyaretlerin gözlük kullananın lehine bazı yararları da vardır. Bu ziyaret esnasında gözlüğe derin temizleme yapılır, (ultra soundlu yıkama cihazında)gevşeyen vidalar sıkıştırılır. Eskiyen, yeşilleşen, rengi değişen burun padleri değiştirilir. Şayet ilgilenilir ise yeni teknolojik gelişmelerden haberdar olunur. Cam ve çerçevenin miadının dolup dolmadığına karar verilir.

 

GÖZLÜĞÜ DEĞİŞTİRME ZAMANI

        Her gözlüğün, kişiden kişiye değişen bir kullanma süresi vardır. Bu süre alışkanlıklara, takış süresine, sık takıp çıkarılmasına, muhafaza şekline kişinin terlemesi ve terindeki terkibe göre değişir.

        Eğer terin çok asitli bir terkibi varsa, metal çerçevenin kaplamaları bu terkipten etkilenerek bozulur, baz materyaldeki bakırı oksitleyerek yeşil renk alır, giderek korrozyon ve yüzeyin törpü gibi pürüzlenmesine neden olur. Özellikle cilde temas halindeki saplarda ve gözlüğün gövdesinin alt kısmında yanağa değme varsa meydana gelen bu oluşum son derece ciddi cilt reaksiyonlarına zemin hazırlar.

        Mükemmel kalite ve mükemmel sağlamlık istenildiğinde, çerçeve köprüsündeki alaşımın sert ve dayanıklı olması sağ sol halkalarda ise yumuşak kolay biçim verilen bir alaşım seçilmesi şarttır. Saplarda kullanılan alaşım bazen üç değişik özellik taşır: Sapın menteşeye yakın yerleri kalın sert, orta bölge esnek, plastik uçların geçirildiği mil kısmı yumuşak kolay bükülen nitelik kazandırır. (ki optisyen kolayca kulak arkasına bükerek ayarlayabilsin.) Alaşıma bu özellikler kazandırılırken yapılan işlemler, maliyetede etki eder. Bu nedenlerle, çok kaliteli bir çerçeveye ömür biçmek zordur. Çok sağlam bir gözlük, kötü kullanımla çok kısa sürede bozulabilir. Bu itibarla, gözlük çerçevesine yapımcı firmaların verdiği garanti, sadece imalat hatalarını içerir. Kullanım yanlışlığından meydana gelen kırılma veya bozulmalara bir garanti verilmez.

        Özet olarak kaplaması bozulmuş metal gözlük çerçevesinin değiştirilmesi gerekir. Ayrıca metal yorgunluğuna başlamış, kolayca deforme olan çerçeveler ile vida yatakları, menteşeleri bozulmuş bağlantıları çatlayarak zayıflamış çerçeveler değiştirilmelidir. Plastik çerçevelerde saplarda pütürlenmeler, ter asidinden beyazlanmalar olduğunda, plastik malzeme ayar yapılamayacak derecede sertleştiğinde, çatlamalar başladığında değiştirmek gerekir. Unutulmamalıdır ki, değişme zamanı gelmiş, ana materyali bozulmuş, deforme olmuş, camları çizilmiş, matlaşmış, kanallarına temizlenemeyen kirler birikmiş bir gözlüğü kullanmakta ısrar etmek sağlıklı değildir.

Kayseri Web Tasarım